Hayat Nasıl Başladı?
Yeryüzünde hayatın nasıl başladığı, insanları asırlardır meşgul eden bir sorudur. Hala da cevabı bulunabilmiş değildir. İlim aleminin, içinde yaşadığımız çağda baş döndürücü ilerlemeler kaydettiği ve eskiler için muamma sayılan pek çok hadisenin sırlarını çözdüğü bir olaydır; ancak muammasının sırlarını çözmekte bugün eskiye nisbetle daha ileri bir durumda olduğumuz söylenemez. Bir asır önce, hayatın temel yapı taşı olan hücrenin sırları çözülünce hayatın da anlaşılacağı sanılıyordu. Bugün elektron mikroskopları vasıtasıyla hücreyi bir milyon defa büyüterek içinde neler bulunduğunu tek tek sayabiliyoruz. Fakat hayat adını verdiğimiz varlığın izahında elektron mikroskoplarının da bir yardımı dokunmayacağı artık anlaşılmıştır.
Bu durumda birçoklarının aklına, ilim ve teknik yoluyla varılamayan hedefe hayal gücünün yardımıyla erişmeye çalışmak gelmiştir. Mesela 1903 yılında kendisine Nobel Kimya Mükafatı verilen İsveçli fizik-kimya alimi Svante August Arrhenius (1859-1927) "canlı varlıkların çok küçük toz tanecikleri halinde yıldızlar arası uzayda ezelden beri var olduklarını" iddia etmişti. Arrhenius'a göre bu canlı tozlar gittikleri seyyarede yerleşip çeşitli evrimler geçirerek yaşayan varlıklar meydana getiriyorlardı. Uzayda bol miktarda bulunan ültraviyole (morötesi) ışınların hayata fırsat bırakmayacağının anlaşılması ile bu teori de çok kısa zamanda ömrünü tüketti. Bugün ise değil hayali canlı tozların, topyekun kainatın bile ezeli olmadığı ve belli bir başlangıca dayandığı, bütün ilim dünyasının ittifak ettiği bir hakikat olarak tescil edilmiş durumdadır.
Diğer bir kısım bilginler ise, dünyada cansız elementlerden canlı varlıkların meydana geldiğini ileri sürdüler. Bunlara göre inorganik maddelerden önce organik maddeler teşekkül etmiş, sonra bu organik maddeler de biyolojik varlıklar haline gelmişti. Eğer bu filmi tersine doğru çevirirsek, hayatın başlangıcına doğru gitmek ve bu muammanın nasıl ortaya çıktığını keşfetmek mümkündü. Bunun gibi, canlı bir organizmada da film tersine çevrilebilirdi: eğer canlı bir vücut parçalana parçalana neticede inorganik yapıtaşlarına kadar ayrılabiliyorsa, bu inorganik maddeleri de bir araya getirerek canlı bir vücudun inşası akla uygun gözükebilirdi.


Başka bir benzetme ile, Süleymaniye camiini parçalayarak taşlarına ayırdığımızı düşünelim. Bu muhteşem mabed, nihayet o taşların bir araya gelmesiyle vücut bulmuştur. Fakat meseleyi sadece taşlarla izah etmek yetmez; bu taşlardan Süleymaniye'yi inşa etmek için bir de Mimar Sinan lazımdır. Süleymaniye'nin Sinan'sız vücuda geldiğine inanabilecek bir "deli" bile tasvur etmek imkansızken, gariptir, akıllı geçinen pek çok "bilim" adamı, geçmişte olduğu gibi, günümüzde de canlı organizmanın Mimarsız meydana geldiğini ispat(!) edebilmek için hayli ter dökmüş ve hala da dökmektedir.
Evrim teorileri, hayatın Mimarı yerine tesadüf ve tabii seleksiyon adı verilen iki şuursuz ve cansız mefhumu ikame etme gayretlerinin neticesinden başka birşey değildir. Tekrar edelim ki akıl ve ilimden ziyade hayal gücüdür. İnorganik maddelerden zamanla organik maddelerin meydana geldiği, sonra bu organik maddelerin tesadüfen ilk tek hücreli canlıyı inşa ettiği ve bu tek hücreli canlının da zamanla ve yine tesadüflere bağlı olarak evrimler geçirmek suretiyle bugün etrafımızda gördüğümüz sayıya gelmeyecek kadar çok değişik canlı türlerini ortaya çıkardığı iddiasına ilim ve mantık sahasında mesnet aramak gayretleri bir netice vermiş değildir. Buna rağmen evrimciliğin birçok çevrelerde hüsn-ü kabul görmesi ise ilimden çok daha başka sebeplere bağlıdır ve bu sebepleri sonuna kadar ele alacağız!
Yeryüzündeki canlıların evrim yoluyla birbirlerinden meydana geldikleri yolundaki iddialar, milattan önce altıncı yüzyılın Yunan dünyasına kadar dayanır. O zamandan beri zaman zaman bazı filozoflar, hayatın basitten başlamak üzere kompleks şekillere doğru, tesadüflerin tesiri altında tekamül ettiği yolunda birtakım iddialar ortaya atmışlardır.
Evrim teorilerinin moda haline gelmesi ise 18'inci yüzyılda başladı. İngiliz hekimi Erasmus Darwin (Charles Darwin'in dedesi, 1731-1802) ile Fransız bilgibi Conte de Buffon'un (1707-1788) 1700'lerde ileri sürdüğüne göre canlılar, çevre şartlarına göre birtakım özellikler kazanıyorlar ve bu özellikler irsiyet yoluyla, kendilerinden sonra gelenlere geçiyordu. Mesela çarpma, yaralanma gibi tesirler, bazı hayvanlaraın zırha benzer kalın bir deriye sahip olmaları neticesini veriyor ve bu hayvandan doğan yeni nesiller de bu özelliği miras olarak alıyorlardı. Daha sonra Jean Baptiste de Lamarck (1744-1829) adında başka bir Fransız bilgin, 19'uncu yüzyıl başlarında, yine Buffon ile Darwin'in iddialarına paralel şekilde fikirler ortaya attı. Lamarck'ın teorisinde ihtiyaçlar birinci planda rol oynuyordu. Mesela zürafaların yüksek ağaçlara uzana uzana boyunları uzamış, ördeklerin yüze yüze ayaklarında ağlar meydana gelmişti. Buna karşılık ihtiyaç duyulmayıp kullanılmayan organlarda zamanla körelmişlerdi.
Bu teorilerin gözden düşmesi uzun zaman almadı. Bugün evrim teorisi deyince Erasmus Darwin'in, Buffon'un veya Lamarck'ın adı pek hatırlanmamaktadır. 1859'dan bu yana bazı çevrelerde moda halini alan şekliyle evrim teorisinin temeli, Erasmus Darwin'in torunu olan Charles Darwin tarafından atılmıştır.
1809 yılında İngiltere'de, Shrewsbury'de doğan Charles Darwin bir doktor oğluydu. Darwin önce Edinburgh Üniversitesinde iki yıl tıp tahsili yaptıysa da, baba mesleği kendisini cezbetmedi ve bu tahsilini yarıda bıraktı. Babası, Charles'ın papaz olmasını istiyordu. Nitekim Cambridge'deki Christ's College (İsa'nın Koleji) adlı okulda okudu. Ancak Darwin papazlık da yapmadı. 1831'de bu okuldan diplomasını aldıktan sonra, Güney Amerika ve Pasifik adalarına giden Beagle adlo bir gemiyle buraları beş yıl dolaştı. Seyahati boyunca karşılaştığı hayvan türlerini inceleyen Darwin, memleketine, kendisini bundan sonraki bütün hayatı boyunca etkileyecek olan hasta bir vaziyette döndü. Seyahat hatıralarını, Bir Tabiatçının Beagle ile Seyahati adlı bir kitapta, 1839 yılında yayınlandı. Ancak bu sırada evrim teorisi, Darwin'in zihninde henüz tam olarak teşekkül etmemişti.
1838-41 yılları arasında Darwin Jeoloji Cemiyetinde sekreter olarak görev yaptı. Bu sırada jeolog Sir Charles Lyell ile yakın münasebetleri halinde bulunan Darwin, onun düşüncelerinden büyük ölçüde faydalandı.
Fakat Charles Darwin'in fikirleri üzerinde asıl önemli tesir icra eden, İngiliz iktisatçısı Thomas Robert Malthus'un, insan nüfüsu üzerindeki bir incelemesi oldu. Bu incelemesinde Malthus, hayatın bir mücadeleden ibaret olduğuna dikkati çekiyor, ancak bu artışın savaş, kıtlık, hastalık gibi sebeplerle belli bir seviyede tutulduğunu ve nüfus-gıda dengesinin sağlandığını ileri sürüyordu. Mathus'un bu düşüncelerini kendi müşabedelerine tatbik eden Darwin, "tabii seleksiyon (ayıklanma)" fikrine vardı. Buna göre canlılar dünyasında devamlı bir hayat kavgası cereyan ediyor ve bu kavga içinde hükmünü icra eden tabii seleksiyon kuvvetlileri yerinde bırakıp zayıfları ortadan kaldırıyordu.
Malthus'tan aldığı ilhamla evrim iddialarını yazmaya koyulan Darwin, herşeye rağmen fikirlerinden tam emin değildi. Lyell ve diğerlerinin teşvikleriyle teorisini geliştirmeye çalışıyordu. Bu arada Alfred Russel Wallace adında genç bir tabiatçı, "mevcut türlerin, basit hayat şekillerinin evrimi sonunda meydana geldiği" yolunda bir teori geliştirmiş ve yazdıklarını Darwin'e göndermişti. Bu gelişme karşısında hayli şaşıran ve cesaret alan Darwin, çalışmalarını alelacele toplayıp 1850 yılında "Türlerin Menşei" ismiyle bilinen meşhur kitabını yayınladı. Wallace'a gelince, o, kendi teorisinin bir haftalık düşünce mahsülü olduğunu söyleyerek evrim sahasında bir hak iddia etmedi. Böylece evrim teorisine imza atmak "şerefi" Darwin'e kaldı.
Charles Darwin, 1882 yılında "tabii seleksiyona maruz kalarak" bu dünyadan çekilip gitti.
<<< Önceki Sayfa <<<
Charles Darwin, 1882 yılında "tabii seleksiyona maruz kalarak" bu dünyadan çekilip gitti.
<<< Önceki Sayfa <<<
Twitter Hesabımız: https://twitter.com/EvrimEvirim
Archive.Org Hesabımız: https://archive.org/details/@darwin_ve_evrim_teorisi
Facebook Sayfamız: https://www.facebook.com/Charles.Darwin.ve.Evrim.Teorisi
Reddit : https://www.reddit.com/r/Darwin_Evrim_Teorisi/
Archive.Org Hesabımız: https://archive.org/details/@darwin_ve_evrim_teorisi
Facebook Sayfamız: https://www.facebook.com/Charles.Darwin.ve.Evrim.Teorisi
Reddit : https://www.reddit.com/r/Darwin_Evrim_Teorisi/